Terk Sebebiyle Boşanma
- Av. Serpil YABANOĞLU
- 19 Nis 2020
- 2 dakikada okunur

Terk, eşlerden birinin haklı bir neden bulunmaksızın kendi iradesi ile evliliğin kendisine yüklediği ödev ve yükümlülüklerden kaçınarak devamlı olarak müşterek konuttan ayrılmasıdır. Yasalarımızda terk edilen eşe boşanma hakkı tanınmış, ancak bu boşanma hakkı çok sıkı şekli kurallara bağlanmıştır. Terk sebebiyle boşanma davasını ancak terk edilen eş açabilir, kendisi müşterek yaşamı terk eden tarafın böyle bir hakkı bulunmamaktadır.
Türk Medeni Kanunu madde 164/1 “Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hakim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.”
Terkin koşulları:
Eşler arasında müşterek yaşam sona ermiş olmalıdır, ayrılık fiili olarak gerçekleşmiş, tarafların ayrı konutlarda yaşıyor olması gereklidir. Aynı evde yaşamaya devam edip yatakları ayırmak, küs kalmak, birbiriyle konuşmamak gibi durumlar yasanın öngördüğü terk koşullarını oluşturmaz. Bu durumlara dayanarak terk sebebiyle boşanma davası açılamaz.
Terk eden eşin serbest iradesiyle hareket etmiş olması gerekir. Kendi isteği dışında kaçırılma, tutuklanma, askere alınma gibi haller terk kavramı kapsamında değerlendirilmez. Ancak kendi irade ve arzusu dışında ortak konutu terk etmek zorunda kalan taraf, mesela askere alınan koca bu zorunlu durum geçtikten sonra müşterek konuta dönmez ise yine terk durumu gerçekleşmiş olur.
Terkin, haklı bir sebebe dayanmaması gerekir. Yani terk, terk eden eş tarafından evlilik birliğinin kendisine yüklemiş olduğu ödev ve yükümlülükleri yerine getirmemek amacıyla gerçekleştirilmiş olmalıdır. Askere alınan eş haklı bir sebebe dayanarak terk etmiş sayılır, terk sebebiyle boşanma davası açılamaz. Yine bağımsız konut sağlanmayan, kocasının ailesi ile birlikte yaşamaya zorlanan kadının bu eve gitmemesi nedeniyle gerçekleşen terk, haklı bir sebebe dayalı olarak değerlendirilir.
Haklı bir sebebe bağlı olmadan eşin evi terk etmeye zorlanması, evden kovulması durumunda bu kez eşini evi terk etmeye zorlayan taraf terk etmiş sayılır. Evi terk etmeye zorlanan tarafın terk sebebiyle boşanma davası açma hakkı doğar.
Terk en az altı ay sürmüş olmalıdır. Altı aylık süre müşterek konutun terk edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar, terk eden eş, altı aylık süre dolmadan dönerse terke dayalı boşanma davası açılamaz.
İhtar zorunluluğu: Terk eden eşe usulüne uygun ihtar çekilmiş, terk eden eş bu ihtara rağmen geri dönmemiş olmalıdır. Türk Medeni Kanunu madde 164/2’ye göre “Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.”
Bu şekilde usulüne uygun bir ihtar yapılmasına rağmen terk eden eş eve dönmemişse terk sebebine dayanarak boşanma davası açılabilir. İhtarın sonuç doğurabilmesi için bu ihtar iyi niyetli, samimi bir istek olmalıdır, yani ihtarda bulunan eşin terk eden eşinin müşterek konuta dönmesini ve müşterek yaşamlarını sürdürmesini gerçekten istemesi gerekir. İhtarda bulunan eşin müşterek konutu diğer eşin girip oturacağı şekilde hazırlaması, konutun anahtarı alabileceği bir yere bırakarak bu durumu ona bildirmesi ve eğer ihtiyacı varsa eşinin yol giderini göndermesi gerekir.
Comments