Boşanma Davasında Nafaka
- Av. Serpil YABANOĞLU
- 18 Nis 2020
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 25 Nis 2020

Boşanma ile birlikte çalışmayan ve başkaca bir geliri bulunmayan tarafa diğer eşin yapmış olduğu maddi katkı nafaka olarak adlandırılır. Toplumumuzda genelde kadınların bu durumda olduğu, boşanma ile birlikte maddi kayıplar yaşadıkları, geçim sıkıntısı içine düştükleri bilinen bir gerçektir. Yasalarımızda kadın veya erkek fark etmeksizin boşanma ile maddi sıkıntıya düşecek tarafın güvence altına alınması amaçlanmıştır. Boşanma ile ilişkili üç tür nafaka kavramı bulunmaktadır:
1. Tedbir Nafakası:
Boşanması davası devam ederken maddi geliri olmayan tarafın geçim sıkıntısı yaşamaması için tedbir mahiyetinde verilen bir nafaka kararıdır. Geçici bir tedbir olup, boşanma davası sonuçlanıp karar kesinleşinceye kadar devam eder. Tedbir nafakası davacı veya davalı tarafça istenebileceği gibi mahkemece resen (kendiliğinden) de belirlenebilir. Türk Medeni Kanunu madde 169 "Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır.".
Tedbir nafakası geçici bir uygulama olmakla birlikte boşanma davalarında büyük önem arz etmektedir. Bazen yıllarca süren boşanma davalarının olduğu dikkate alındığında bu uzun süre boyunca maddi geliri olmayan tarafın büyük sıkıntılar yaşayacağı açıktır. Tedbir nafakası bu sıkıntının önlenmesi için yasaya konulmuş bir uygulamadır. Tedbir nafakası davanın açıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar ve boşanma davasının sonuçlanıp kararın kesinleşmesine kadar devam eder.
Tedbir nafakası boşanmakta olan tarafların kendisi ve yanlarında kalan reşit olmayan müşterek çocuklar içinde istenebilir.
Tedbir nafakası kararı geçici bir karar olmakla birlikte temyizi mümkün değildir, ancak boşanma davasının sonuçlanmasıyla esas kararla birlikte temyiz edilebilir.
"Davalı-davacının çocukları için boşanma davası sırasında tedbir nafakasına hükmedilmesi yönündeki isteği, Türk Medeni Kanununun 169. maddesi kapsamındadır. Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin dava süresince talep üzerine veya re'sen Türk Medeni Kanununun 169. maddesi çerçevesinde alacağı geçici önlemlere veya önlem alınması isteğinin reddedilmesine ilişkin kararlar, esas hükümle birlikte temyizi kabil olup, dava sırasında verilen bu çerçevedeki ara kararlarının tek başına temyizi mümkün değildir. Bu bakımdan davalı-davacı (kadın)'ın temyiz talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir." Yargıtay 2. HD 2013/126 E., 2013/2406 K.
Tedbir nafakası talep etmek için ilgili tarafın kusurlu olmaması gerekmez. Boşanma davası açısından tarafların kusurları büyük önem taşısa da tedbir nafakası yönünden bu husus geçerli değildir. Bu şekilde yargılama henüz devam ettiğinden ve tarafların kusur oranları belirlenmediğinden maddi güçlük içinde olan tarafın mağduriyeti önlenmiş olmaktadır.
"Türk Medeni Kanunu'nun 169. maddesi gereğince; boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri bu hususta bir isteğin bulunup bulunmadığına bakmaksızın re'sen almak zorundadır. Dava süresince geçerli olacak olan bu tedbirlerin alınması, tarafların "kusursuz" olmaları şartına bağlanmamış, Yasada, önlem için "kusur" unsuruna yer verilmemiştir. Başka bir ifade ile tarafların kusur durumu hiçbir şekilde tedbir nafakası takdirine etkili bir unsur değildir (HGK'nın 02.11.2011 tarihli 2011/2-533 esas, 2011/670 karar sayılı kararı). Lehine önlem alınacak olan taraf kusurlu olsa dahi, önlemi gerektirici sebebin varlığı halinde kanunda belirtilen geçici nitelikteki önlemlerin alınması gerekir. Öyleyse, ev hanımı olup, herhangi bir geliri ve mal varlığı bulunmayan davacı yararına dava tarihinden geçerli olmak üzere boşanma davasının reddine ilişkin kararın kesinleşmesine kadar uygun miktarda tedbir nafakası takdir edilmesi gerekirken "kusurlu" olduğu gerekçesiyle bu isteğin reddi doğru bulunmamıştır." Yargıtay 2. HD 2012/4470 E., 2012/7616 K.
Önceden feragat edilmiş (vazgeçilmiş, istenmemiş) olsa bile tedbir nafakası sonradan yeniden istenebilir.
"Eşlerin birbirlerine ve çocuklarına karşı olan bakım, barınma, koruma ve gözetme yükümlülükleri sürekli yinelenen yükümlülüklerden olduğundan; önceden feragat edilmiş olsa bile tedbir nafakası sonradan yeniden istenebilir. Bu durumda tedbir nafakasına artık dava tarihinden değil, istem tarihinden geçerli olarak hükmolunabilir." Yargıtay 2. HD 2010/5305 E., 2011/6129 K.
Boşanma davasının çok uzaması durumunda lehine tedbir nafakasına karar verilen taraf tedbir nafakasının arttırılmasını talep edebilir.
"Zira, tedbir nafakasının takdir edildiği tarihten, bu davanın açıldığı tarihe kadar iki yıla yakın bir süre geçmiştir. Bu süre içerisinde paranın, yüksek enflasyon nedeniyle alım gücünün düştüğü de bir gerçektir. O halde, mahkemece; bu husus gözetilerek, davacı lehine hükmedilen tedbir nafakasının tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre, hakkaniyete uygun olacak şekilde artırılması zorunludur." Yargıtay 3. HD 2008/ 19026 E., 2008/ 19279 K.
Tedbir nafakasının ödenmemesi durumunda icra takibi ile tahsil edilebilir.
2. Yoksulluk Nafakası:
Boşanma davasının sonuçlanması ile birlikte boşanma neticesinde geçim sıkıntısı yaşayacak olan tarafa ödenmesine karar verilen nafaka türüdür. Tedbir nafakasının aksine yoksulluk nafakası geçici bir tedbir olmayıp kalıcı bir karardır. Boşanmadan sonra aylık olarak sürekli ödenmesi gerekmekte olup belirli bir süre kısıtlaması bulunmamaktadır.
Tedbir nafakasına mahkemece resen karar verilebilirken yoksulluk nafakası için bu kural geçerli değildir. Mahkemenin yoksulluk nafakası yönünde karar verebilmesi için ilgili tarafın yoksulluk nafakası talebinin olması zorunludur.
Tedbir nafakasına karar verilmesinde tarafların kusuru dikkate alınmazken yoksulluk nafakası takdirinde nafaka talebinde bulunan tarafın daha ağır kusurunun bulunmaması gerekir.
Türk Medeni Kanunu madde 175/1 "Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir."
Yoksulluk nafakası sadece kişinin kendisi için istenebilir, boşanma neticesinde velayeti kendisine verilmiş olsa bile müşterek çocuklar için istenemez.
Yoksulluk nafakasından feragat eden taraf tedbir nafakasının aksine sonradan yoksulluk nafakası talebinde bulunamaz.
Yoksulluk nafakasının tayininde tarafların sosyoekonomik durum araştırmaları, geçmiş yaşam standartları, boşanma neticesinde ortaya çıkan ekonomik durumları dikkate alınarak nafaka miktarı belirlenir.
Yoksulluk nafakasının belirlenmesi yukarıda belirtilen hususlar dikkate alınarak hakimin takdirindedir. Nafaka talep eden tarafın talep ettiği miktar hakim için bağlayıcı değildir.
3. İştirak nafakası:
Boşanmanın sonuçlanmasından sonra müşterek çocuklar için belirlenen nafakadır. Boşanmadan sonra müşterek çocukların velayeti taraflardan birine bırakıldığında, velayet kendisinde olmayan anne veya baba ekonomik gücü ölçüsünde müşterek çocukların giderlerine katkıda bulunmak zorundadır. Bu maddi katkı tarafların keyfiyetine bırakılmamış olup mahkemece belirlenir.
Türk Medeni Kanunu madde 182/2 "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır."
İştirak nafakası için talep gerekli değildir. Hakim, talep olmasa bile iştirak nafakasına hükmeder.
"... velayet kendisine verilmemiş olan tarafın kudretine göre onun infak ve terbiye masraflarına iştirak edeceği hükmünü getirmiştir. Velayetin düzenlenmesi ve kişisel ilişkinin kurulmasında olduğu gibi iştirak nafakasına karar verilmesi için de istek gerekli değildir. Hakim bu konuda kendiliğinden karar vermek zorundadır." Yargıtay 2. HD 1991/5998E., 1991/8653 K.
İştirak nafakası boşanma davası sırasında istenmemiş olsa bile sonradan talep edilebilir.
"Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, tarafların iradesine tabi kılınmamıştır. Dolayısı ile boşanma davasında iştirak nafakası istenmemiş olsa bile sonradan bu istem gündeme getirebilir." Yargıtay 3. HD 2005/10616 E., 2005/ 9673 K.
Nafakanın Artırılması veya Azaltılması
Belirlenen nafaka miktarının sonraki dönemlerde tarafların sosyoekonomik durumlarındaki değişikliklere göre artırılması veya azaltılması mümkündür. Boşanma davası tamamlandıktan sonraki bu süreçte nafaka miktarındaki bu düzenleme mahkeme tarafından kendiliğinden yapılmaz. Bu konuda talebi olan tarafın mahkemeye başvurması, dava açması gereklidir.
Nafaka ödemekle yükümlü olan kimse kendi ekonomik durumundaki kötüleşmeyi ya da nafaka alacaklısı olan tarafın ekonomik durumundaki olumlu gelişmeleri dayanak yaparak nafaka miktarının azaltılmasını talep edebilir.
Nafaka alacaklısı olan taraf ise gene ekonomik koşullardaki kötüleşmeyi, geçim sıkıntısının artmasını, enflasyon karşısında mevcut nafakanın alım gücünün çok düştüğünü ya da nafaka ödemekle yükümlü eski eşinin gelir düzeyinin arttığını sebep göstererek nafaka miktarının artırılması istemiyle mahkemeye başvurabilir.
Nafakanın sona ermesi
Boşanma sonrası nafaka kural olarak süresiz tayin edilir, belirli bir süre kısıtlaması yoktur. Buna rağmen belli şartlarda nafaka sona erer. Bu durumlar:
Nafaka alacaklısı veya borçlusu olan taraflardan birinin vefat etmesi
Lehine nafaka ödenmesine karar verilen kadın veya erkeğin yeni bir evlilik yapması
Bazı durumlarda lehine nafakaya karar verilmiş kişinin iş kurması veya çalışmaya başlaması ya da ekonomik durumunda belirgin iyileşme olması hallerinde nafaka sonlandırılabilir.
Yine müşterek çocuklar için belirlenmiş iştirak nafakası çocuğun 18 yaşını doldurması ile kendiliğinden sona erer.
Nafaka bir taraf için ceza ya da diğer taraf için ödül olarak verilmiş bir karar değildir. Kamu düzeninin sağlanması, boşanan kişilerin ekonomik olarak güç duruma düşmesinin engellenmesi, toplumun ve bireylerin korunması amacını taşıyan bir uygulamadır. Bu nedenle boşanma sonrası dönemde mevcut şartların değişimine göre nafaka hakkında verilen kararların da yeniden değerlendirilmesi ve değiştirilmesi mümkündür.
Comments